Bilinçaltı ve Bilinçaltı Reklamcılıkla İlgili Doğru Bilinen 6 Yanlış

1) Bilinçaltı ve bilinçdışı aynı şeydir
Çoğu kimse tarafından karıştırılsa da aslında bilinçaltı ve bilinçdışı birbirinden farklı kavramlardır. Bilinçdışı süreçler sinirsel, bilinçaltı süreçler ruhsaldır. Bilinçdışı bilinçsizce yapılan eylemleri kapsar. Fraud’a göre bilinçdışı kendini dil sürtçmesi, rüyalar veya savunma mekanizmalarıyla gösterir. Örneğin refleksler bilinçdışıdır. Bilinçaltı ise farkındalığın dışında gelişen veya bilinç eşiğinin tam altında gerçekleşen zihinsel faaliyetlerdir. Sonradan hatırlanmak ve kullanmak üzere her türlü bilginin toplandığı yerdir.

2) Subliminal algı herkesce aynıdır.
Subliminal kelimesi latince sub (alt) ve limen (eşik) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Eşik altı demektir ve bilinçaltı ile aynı anlama gelmektedir. Bilinmelidir ki, herkesin subliminal eşiği farklıdır. Birinin göremediği bir subliminal mesajı diğeri görebilir. Yani subliminal kavramı görecelidir. Kime göre? Neye göre?

3) Her gizli verilen, farkında olmadığımız mesaj subliminaldır.
Subliminal algı, eğer bir uyaran farkındalık eşiğinin altındaysa ve duygu, düşünceleri etkiliyorsa ortaya çıkar. Dolayısıyla saniyenin 60.000’de biri hızda verilebilecek mesaj her zaman subliminal olmayabilir. Subliminal algı kişinin o anki çevresel, psikolojik faktörlerine ve algı eşiğine göre değişir. Herkesin algı eşiği aynı değildir. Dolayısıyla her gizli mesaj subliminal değildir. Continue reading

Bana Masal Anlat!

1700’lü yıllarda yaşamış İngiliz siyasetçi ve aristokrat John Montagu vakit buldukça kumar oynarmış. Kart oyunlarına o kadar düşkünmüş ki, oyun oynarken aynı zamanda bir şeyler atıştırırmış. Bu nedenle, bir eliyle oyun oynarken masadan kalkmamak için diğer eliyle de içine et ve peynir yerleştirdiği ekmek dilimlerini yermiş. Bu onun yerken aynı zamanda kart oynamasını sağlamış. Dünyanın en bilindik yiyeceklerinden sandviç bu şekilde doğmuş.

Evet, artık sandviçi kimin nasıl icat ettiğini biliyorsunuz. Emin olun, bu bilgiyi unutmayacaksınız da. Çünkü size bir hikaye anlattım ve hikayelerin unutulma olasılığı çok düşüktür. Eğer ben size, “Sandviç 1748 yılında John Montagu isimli bir İngiliz tarafından bulunmuştur” deseydim bunu bir zaman sonra muhtemelen hatırlamayacaktınız.

Hikaye anlatma son zamanlarda çok popüler olsa da aslında yeni bir kavram değil. İnsanlığın var oluşundan beri var. 27.000 yıl önceye ait ilk mağara resimleri incelendiğinde, orda da aslında bir hikaye anlatıldığı görülmektedir. Bu da bize hikayenin insanlığın en temel ve en eski iletişim metotlarından biri olduğunu göstermektedir. Günümüzde de reklam ve pazarlama dünyasının da hafızada yer edinme anlamında kullandığı yöntemlerden biri olmuştur. Continue reading