NEUROMARKETING DISCUSSION WITH Dr. Thomas Zoëga Ramsøy

Today, I am really happy that we had a discussion with Dr. Thomas Zoëga Ramsøy who is the founder & CEO of Neurons Inc, and Adjunct Faculty Member, Singularity University! 🙂

He is one of very well-known neuromarketing leader and has had many contributions in the field of consumer neuroscience and neuromarketing. You probably know him from his famous book Introduction to Neuromarketing and Consumer Neuroscience.

..and we had a chance to have a discussion with him on some confusing topics regarding neuromarketing topic. Many thanks to him that he sincerely shared his opinions and insights!!
Now, let’s see his insights and advices regarding our questions…

Continue reading

How can you influence your customers’ decision making brain?

If you think our decisions are so rational, you are probably wrong. Because we don’t use our rational brain to make decisions. Our decision-making brain is primal brain which is mutual for all animals. So, if you want to persuade your customers and sell your product you should address their primal brain. See how you can do and implement to your business.

Be Simple to Touch Complex Brains

We are exposed to hundreds, thousands of informations in a day. We receive these informations either consciously or subconsciously. Actually we are recording everything but we don’t aware of everything we recorded. The question is how our brains process this work. Our brain decides that which messages will be stored in which way. We do it unconsciously. Some of the messages stored as a short term (working memory), some of them as a long term memory. That’s why we remember some of the things and some of them not. Our brains have a great power to process them in miliseconds that we can’t realize.

Researches tell us that an adult brain is able to store 5-9 “chunks” of information within the short term, working memory. So that it is hard to remember everything we recorded later. Although our brain is such a complex system, it tends to get simple information which is familiar to it. That’s why simple always works.

Cognitive Fluency:

I don’t know if you heard this term before but let me explain. The brain prefers to think about the things that are easy to think about. The scientists call it as “cognitive fluency”. And that’s why simplicity always works. The more familiar we are with something, the more we like it. (Zajonc, 1968). So if you design a website, first you should think about the prototypes of it. What’s prototype? – Prototype is the basic colors, images that our brains create (girl=pink, boy=blue etc. ). But it doesn’t mean that every aspect of your site should fit that mold. I mean, if you create an e-commerce website for example, you should compare it with other e-commerce sites nearly have the similar topic. You should observe which sites your audience like or not and also observe why they like it or not.

It is important to know what design choices are prototypical for your website but it is more important to know that one size doesn’t fit all. You can not apply all the companents same with the prototypes. Your audience should find some evidence to support your design, ideas. Why should your audience visit your site? or why should they have shopping from your site instead of X site. You should answer these questions first.

Avoid from image sliders:

Many websites include image sliders to display offers, products etc. Yet, studies show that automatic sliders do not work. Let’s take a look why image sliders don’t work:

1) Human eye react to eye movement. So many of stuffs may be missed )
2) too many messages = no messages
3) Some image sliders look like banner, advertising. People skip them mostly.
4) Users needs to be in control. More complexity causes a bad perception and users don’t know where to go.

I don’t mean image sliders don’t work totally. The sliders which are in control of users may be good. Because users can change the slider in a time they wanted to. However, for automatic sliders we can not say that as it is out of control and may cause to miss the message.

We know our brains are so complex but it doesn’t mean that they require complexity. All they need is simplicity vice versa. So that, avoid from complexity and be simple, think simple.

Source: 

http://soshitech.com/

http://en.wikipedia.org/wiki/Working_memory

 

Yeni Nesil Pazarlama Trendi: DUYUSAL MARKALANDIRMA

114242

Şirketler uzun yıllardır görselliğin satın alma kararlarında önemli olduğunu düşünüp logoları üzerinde düzenlemeler yaparak tüketicileri etkilemeye çalışmışlardır. Oysa yapılan nöropazarlama araştırmaları sadece görselliğin yeteri kadar etkili olmadığını göstermiştir. Görsel imajlar, başka bir duyuyla eşleştiği zaman ve duyular arasında bir kombinasyon yaratıldığında çok daha etkin, çok daha akılda kalıcı olabilmektedir. Martin Lindstorm bu süreci duyusal markalandırma olarak ifade etmiştir.[1] Zippo çakmağın açılırken çıkardığı ses, kutu içeceklerin açıldığında çıkardığı ses, reklam jingleları, mağazada etrafa yayılan koku tüketicinin zihninde yer edinmeyi sağlayan duyusal uyarıcılardır.

Satın alma kararımızı etkileyen faktörler arasında her ne kadar görme duyusunun önemli olduğu düşünülse de, yapılan araştırmalar koku ve ses duyusunun görmeye göre çok daha etkili olduğunu ispatlamıştır. Kokunun markaya bağlılık duymada ne kadar etkili olduğunu göstermek amacıyla Dr. Alan Hirsch tarafından bir araştırma yürütülmüştür. Bir markanın spor ayakkabılarını denemek amacıyla katılımcılar birine çiçek kokusu sıkılmış, diğerine sıkılmamış iki farklı odaya alınmıştır ve iki odadaki ayakkabılar incelendikten sonra hazırlanan anketi doldurmaları istenmiştir. Sonuçlar katılımcıların %84’ünün çiçek kokulu odadaki ayakkabıyı, diğer odadakine göre 10 dolar pahalı olmasına rağmen beğendiklerini göstermiştir.[2]

Başka bir araştırma, görüntü ve koku deneyimlerimize dayanarak kokunun bir ürünün görüntüsüyle aynı beyin bölgelerini harekete geçirdiği sonucuna varmıştır. Play-Doh ya da Johnson & Johnson bebe pudrasının kokusunu aldığımızda çocukluğumuzun aklımıza gelmesi bu nedenledir.[3]

Koku duyusu kadar dokunma duyusu da satın alma kararlarında etkilidir. Satın almaya karar vermeden önce o ürüne dokunmak, giysiyse kumaşını yoklamak isteriz. Örneğin; elektronik cihazlarımızın küçük, kompakt ve hafif olmasını tercih ederiz. Bir fotoğraf makinesini ya da telefonu elimize aldığımızda ne kadar ince ve hafifse o kadar teknolojik olduğunu düşünürüz.

Diğer taraftan ses de tüketici ile duygusal bağ kurma anlamında oldukça yüksek bir etkiye sahiptir. Örneğin, Nokia’nın reklamlarında kullandığı zil sesini nerede duysak telefonun Nokia olduğunu anlayabiliriz. Nokia bu zil sesiyle tüketicilerin ürünü bağdaştırmasını sağlayabilmiş ve hafızalarda yer edinebilmeyi başarabilmiştir. Aynı şekilde Microsoft Windows’un açılış kapanış sesini nerde duysak Windows’a ait olduğunu bilebiliriz.

Mağazalara sıkılan kokuların mağazada kalma süresini arttırması, Coca-Cola’nın kapağı açıldığında çıkardığı sesin Coca Cola’yı satın almaya yöneltmesi, GAP, Bershka gibi perakende mağazalarında ürünlerin ortalıkta olması pazarlamacıların tüketicilere duyusal bir deneyim yaşattırmak ve hafızalarda kalıcı olmayı istemelerindendir. Böylece tüketicilerin duyularıyla algıladıkları ve deneyimledikleri şeyler hafızalarında kalıcı olabilmekte ve satın alma kararlarını etkileyebilmektedir.


[1] Martin LINDSTROM,  Buy.ology, Çev. Ümit Şensoy, Optimist Yayım Dağıtım, Ekim 2011, s. 141

[2] Melike ŞİMŞEK, Duyusal Markalandırma, http://www.truvainegi.com/2011/02/duyusal-markalandirma.html , (Erişim Tarihi: 14.03.2013)

[3] Martin LINDSTROM,  Buy.ology, Çev. Ümit Şensoy, Optimist Yayım Dağıtım, Ekim 2011, s. 142-143